Görevini tamamlayarak Dünya'ya dönmeye hazırlanan kargo gemisi Nostromo'nun beş erkek, iki kadın ve bir kediden oluşan mürettebatı özel kabinlerinde uykudadır. Bilgisayarların çevredeki bir gezegende yabancı bir yaşam türü tespit etmeleri üzerine uyandırılırlar. Yasalar, akıllı olabilecek her canlının araştırılmasını emretmektedir. Dallas (Tom Skerritt), Lambert (Veronica Cartwright) ve Kane'den (John Hurt) oluşan ekip, gezegene gittiğinde terk edilmiş bir uzay gemisiyle karşılaşır. Buldukları yumurta benzeri organizmaları incelerken, bir tanesi kırılır ve yengeç benzeri bir yaratık Kane'in yüzüne yapışır. Ekip gemiye döndüğünde Ripley (Sigourney Weaver), Kane'i içeri almakta tereddüt eder. Karantina kuralları çok açıktır. Fakat mürettebat, arkadaşlarını kurtarmak için bu sorumluluğu alır.
Nostromo'dan kurtulan tek kişi olan Teğmen Ellen Ripley, yarım yüzyıllık derin uykusundan uyandırılarak dünyaya getirilir. Bu sırada yaratıkları buldukları gezegenin sonradan kolonileştirildiği ve insanların yaşadığını öğrenir. Söz konusu koloniden bir süredir haber alınamamaktadır ve Ripley, uzman bir komando ekibi ile yaratıkları yoketmeye ve sağ kalanları kurtarmaya gider. Alien konseptine yönetmen James Cameron'ın yaklaşımı ve ortaya çıkan belki de serinin en iyi filmi. 1987'de 7 dalda Oscar'a aday olan film, en iyi görsel efekt ve en iyi ses efekti dallarında bu ödüle layık görülmüştü.
Serinin ikinci filmi olan "Aliens"da bıraktığımızda Ripley, Bishop ve Newt uzay marinlerinin de yardımıyla uzaylı yaratıklardan kurtulmayı başarmış ve kendilerini dondurarak bir uzay gemisi ile yola çıkmışlardı. Bu filmde, gemileri Fiorina 161 isimli hapishane gezegenine varır. Çarpışmadan Newt ve Bishop sağ çıkamazlar oysa Ripley'in yanısıra, en büyük kabusu tüm yolculuk boyunca onlara gizlice eşlik etmiştir. Hapishane gezegeninde hiç bir tip silaha izin verilmez. Sakinleri ise eski katil ve tecavüzcülerin oluşturduğu dini bir kültün hakimiyetindeki bir mahkum kolonisinde yıllardır yaşam savaşı verdikleri için aralarına yeni katılan korkunç düşmanla savaşacak cesarete sahiptirler. Serinin, David Fincher tarafından yönetilen ve en çok eleştirilen bu üçüncüsünde, eski bir düşman ve alışık olmadığımız türden klostrofobik bir atmosfer bizleri bekliyor. Bir de hiç kuşkusuz, kalp atışlarımızı hızlandıracak bir gerilim.
Ölümünün üzerinden 200 yıl geçen Lt. Ripley, bir grup bilimadamı tarafından klonlanarak tekrar yaratıklarla savaşması için meydana getirilmek istenir. Fakat Lt. Ripley yeni yaratıklarla gelir. Bir grup kaçakla birlikte çalışması gereken Ripley, dünyayı ele geçirmeye çalışan yaratıklara karşı koyacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder